22 Mart 2013 Cuma

Ekrem Hayri PEKER

Merhaba
Kitaplarımı da duyurabilir misiniz…
Esen kalın
Üçüncü kitabım "ÖZBEK MEKTUPLARI" Kastaş Yayınevi tarafından basılıp, dağıtıma verildi.

Kitabımda Özbekistan'da yaşadıklarımı, gözlemlerimi; Bursa ve Osmanlıyla bağlantılarını yazdım. Emir Sultan'ın, Ali Şir Nevai'nin, Emir Timur'un, ünlü astronom Uluğ Bey'in, Babur Şah'ın, İmam Buhari'nin dolaştığı yollardan geçtim. Buhara'nın, Semerkant'ın, Hokand'ın, Margilan'ın, Fergana'nın, Keles'in tarih kokan havasını soludum.
Semertkant'da Uluğbeğ'in kurduğu medresede ders veren Kadızade-i Rumi'yi; Timur'un gözdesi bu şehirde muhteşem yapılara imza atan Lami Çelebi'nin dedesi Ali bin İlyas'ın yaptığı yapıları aradım.
Eski Buhara'nın on iki kapısını aradım. Birisinden Enver Paşa, Hacı Sami Bey ve Türkistanlı Yurtseverler son yolculuklarına çıkmışlardı.

Kitabımın;
Özbekistan'a yatırım yapmak isteyen iş adamları, Tarih meraklıları ve bölgeye gitmek isteyenler için faydalı olacağına inanıyorum.
Kitabımı DENİZLER; İNKİLAP, D-R, Remzi ve Kabalcı; Bursa'da ASA, BKM; EKİN ve NKM Kitabevlerinden temin edilebilir.
Esen kalın

FERGANA-Ekrem Hayri PEKER*
            Yazar dostum Talip Eke’den Fergana’nın yeni bir kent olduğunu duyunca doğrusu çok şaşırdım. Evet vadinin adı binlerce yıldır Fergana ama aynı isimli kent yani. Rus Çarlığı kendine tabi kıldığı Hokand Hanlığı’nda çıkan isyanı kanla bastırır, 1876. Son Hokand Hanı Hudayar Hanın halktan topladığı ağır vergiler halkı isyan ettirir. İsyanı bastıramayan Han Afganistan’a kaçar.
            Afganistan, kaçan hanların sığınma yeri olur. Elli yıl sonra da Buhara Hanı buraya kaçar. Rus kuvvetleri Hokant’ı kana boğarak bu isyanı bastırır. Binlerce insan ölür. Ruslar hanlığı ortadan kaldırıp askeri valilerle bölgeyi yönetirler. İsyan biter ama halkın huzursuzluğu bitmez. Ufak tefek ayaklanmalar görülür. Ruslar Hokand çevresindeki bataklıkların kokusunu bahane edip tarihi Margilan kenti yakınında yeni bir yerleşim yeri kurarlar. Novi (yeni) Margilan veya kurucusu olan General Skobelev’in adı verilir bu yeni kente. 1887’de kurulan kentin nüfusu ancak 1910’larda on bini bulur.2007’de Margilan kentinin 2500. kuruluş yıldönümü Devlet Başkanı İslam Kerimov’un katıldığı bir törenle kutlandı.
           1920’ lerde başlayan bağımsızlık hareketiyle muhtar Hokand Cumhuriyeti ilan edilir. Ruslar bu cumhuriyeti yıksalar da mücadele 1924 yılına kadar sürer. Mücahitler veya Rusların “Basmacı” diye küçümsediği isyancılar bölgeye hakim olurlar. Sadece Fergana bu alanın dışında kalır. Bolşeviklere karşı ortak mücadeleye giren Ruslar, Bolşeviklerin Rusya’ya hakim olmasından sonra onlara katılırlar Rusya’daki iç savaş bitmiş, Bolşevikler direnenleri ezmiştir. Kızıl Ordu, Başkırt gönüllüleriyle bölgeye çullanır. Tren yolları tamir edilir. Buhara topraklarında savaşan Enver Paşa’nın şehadeti dengeleri değiştirir. Başsız kalan mücahitler parça parça yenilirler. Az sayıda savaşçı Afganistan’a sığınır.  
          Bildiğiniz gibi Afganistan’ın kuzeybatı bölgeleri tarihi Özbek toprağıdır. Bugün Afgan topraklarında yer alan Herat kenti şair hükümdar Hüseyin Baykara’nın başkentidir. Savaş biter, yeni rejim yerleşir ve kent hızla büyür. Fergana için Taşkent’in küçük bir kopyası demişti bir arkadaşım.
           Kent merkezine inip merkezden geçen su kanalının yanındaki müzeyle gezmeye başlıyorum kenti tanımaya. Su kanalın yanındaki kent müzesi üç katlı güzel bir bina. İlk kattaki girişte bir kaç büst ve ofisler yer alıyor. Esas sergi salonları üst katlar da. Müzede bir şehir müzesi havası var. Bursa şehir müzesinin muhteşemliği aklıma geldi. Emeği geçenlere şükranlarımı sundum. İlk salonda vadinin jeolojik yapısının sergilendiği bir köşe var. Hemen yanında bölgenin flora ve faunasına ait bitki ve hayvan örnekler sergilenmiş. İlk katın girişinde General Skobelev’in büstü var. Büst bir zamanlar şehirdeki bir sütunun üzerindeymiş, bağımsızlıktan sonra yerinden sökülüp buraya getirilmiş. Ayrıca giysileri, silahları ve bazı özel eşyaları sergileniyor. Müzedeki eserler bronz çağdan başlıyor, bu çağa ait çok sayıda eser var. Bu eserlerin yanında ilk çağlara ait kaya resimleri var. Kaya resimleri Saymalı taş bölgesinden gelme. Bölge yılın on, on bir ayı karlarla kaplı.Bölgedeki iklim değişmelerini gösteren önemli bir örnek. Kaya resimleri bu kısıtlı süre içinde görülüyor, araştırılıyor. Müze salonlarında şehrin kuruluş yıllarına ait resimler, gazeteler sergileniyor.1910 yılında şehrin nüfusu on bini bulmuş. Müzedeki bazı resimler hüzün verici. Hokand’ın işgalini kabullenmeyip Çarlık Rusyası’na başkaldıran “asi”lerin idamlarını gösteren resimler var. Bu resimlerden birisi aydın bir din adamı, medrese hocası olan Dükçü İşan’a ait. Bölgeyi sarsan bu isyan zorlukla bastırılmış. Vaaz verdiği caminin kapısı da müzede sergileniyor.Hüzünlü resimler sadece bununla kalmıyor.Çar,1916 yılında ordusunun verdiği ağır kayıpları gidermek için bölgedeki Türk ve Müslümanlardan bir milyon kişiyi askere almak iste.Ayrıca savaş giderleri için ek vergiler yükler.Elli yıldır baskıdan bunalan halk ayaklanır. Bölgede Teşkilat-ı Mahsusa’nın ajanları vardır. Yedisu Kırgızları içinde bulunan Kuşçubaşı Eşref’in kardeşi Hacı Sami Bey  buradadır.Türkistan’ın elden çıkacağını gören Çarlık Hükümeti cepheden çektiği binlerce askeri bölgeye gönderir.Bir yandan askerler,diğer yandan Kazaklar kendilerine önderlik edecek bir yapı oluşturamamış,ağır silahlara sahip olmayan isyancıları büyük bir vahşetle ezer. Bölge halkının maddi-manevi kaybı büyüktür. İsyanı bastırmak için girişilen harekata 300 bin kişi öldürülür.300 bin kişi Sibirya’ya sürülür.600 bin insan Doğu Türkistan’a kaçar. İsyancıların mallarına el konma kararı askerlerin yanı sıra Kazaklara ve bölgedeki Rus göçmenlere büyük şevk(!) verir.İsyana ait haberler,isyancıların resimlerinin basıldığı gazeteler sergilenmekte.
            Yıllar geçer, ikinci dünya savaşı patlar. Alman orduları Moskova’ya kadar gelir. Sovyetler seferber olur. Almanlar teslim olmayacak askerlere, orduya katılacak gönüllülere ihtiyaç vardır.Afişler basılır,halk anayurdu savunmaya çağrılır.Kimi afişlerde asker resimleri,kimi afişlerde pos bıyıklı işçi resimleri,kimilerinde de kadın resimleri vardır.Hepsi şunu soruyor,”vatan için ne  yaptın?”. Müzede savaşta Nazilerden ele geçen silahlar sergileniyor. Gamalı haçlı miğferler, savaşta partizanların ve Sovyet ordusunun kullandığı silahlar da sergileniyor. Ayrıca bölgeden gönüllü olarak savaşa katılan partizanlara ait çok sayıda resim var. Özbekistan yetişkin nüfusunun % 10’unu kaybeder bu savaşta.
O yüzden her yerde bu savaşta ölen ve yaralananlar için anıtlar yapılmış. Ordu günü Özbekistan’da bir bayram havasında kutlanıyor.
Müzeden çıktıktan sonra hemen yakınındaki büyük parka doğru yürüyorum. Parkta ünlü gökbilimci El-Fergani’ye ait büyük bir heykel var. Fergani elindeki yıldız haritasını inceliyor, arkasındaki fonda yıldızlar var. Heykel bağımsızlıktan sonra  dikilmiş. Devirler değiştikçe kahramanlar da heykeller de değişiyor.Geniş ve bakılmlı parktan caddeye iniyorum.Caddede Sosyal Bilimler Üniversitesi ve 1900’lü yıllardan kalma sivil mimari örneği binalar yer alıyor. Sanırım soğuk iklimden dolayı Ruslarda balkon olayı yok.Süs olarak kullanıyorlar.Bunun dışında  Rusların şehircilik anlayışına saygı duymamak mümkün değil. Birbirine paralel caddeler, bunkarı dik kesen sokaklar. Cadde ve sokaklara yıllar önce dikilmiş,şimdi asırlık olan çınarlar, meşeler. Merkezde yer alan Gum, Universal adındaki büyük mağazalar.Rus kenti olmasından dolayıtarihi özellikte cami ve türbe yok.Bu tür yapılar Hokand ve çevresinde bulunuyor.Caddeye iniyorum,sonundaki bir sokakta küçük bir kiliseye gidiyorum.Kilise Taşkent’te gördüğüm kiliseye göre daha küçük ve daha sade.Soğan kubbeli Rus-ortodoks kiliseleri batının katedral mimarisinden uzak. İçeride ibadet eden bir kaç kişi var. Ukrayna asıllı bir kadın rehberlik etti. Bildiğim Rusça anlaşmamıza yetti. Parkın yakınında modern bir stadyum var. Yaklaşık on bin kişilik bu stadyumda bağımsızlık kutlamalarını seyrettim; ilk ve orta öğrenim öğrencilerin danslarını izledim, şarkılarını dinledim.
           Fergana’ya gelmişken kuruluşunun 2500 yılını kutlayan Margilan’ı gezmemek olmazdı. Fergana’dan Margilan merkezine ulaşmak 15 dakika sürüyor. Merkeze ulaştığımızda vakit geç olmuş ve kent müzesi kapanmıştı. Bu nedenle gezemedim. Hemen yakınındaki tarihi camiden başladım gezmeye. Hemen yanında kentteki tek medrese yer alıyordu. Bir kaç otantik eser konularak müze havası verilmiş. Sonraki durağımız El-Margilani’nin temsili mezarı oldu. El-Mergilani ünlü bir fıkıh bilgini. Burada doğmuş, Semerkant’ta ölmüş. Park havasındaki anıt-mezarı son ziyaret yerimiz oldu. Buradan bizi Hokand’a götürecek otomobilimize döndük.
      Fergana için şunu söyleyebilirim. Bölgenin en iyi otelleri ve lokantaları burada Güzel bir tenis kortu var. Tenis kortunun yakınlarında Kapalı Spor salonu ve fuar alanı var. Hokand’da otel yok. Güzel lokantaları ve Türk dönerinin satıldığı “İstanbul Cafe’si var.  Bölgedeki yemek kültürü et ağırlıklı. Yemek esnasında çoğunlukla yeşil çay içiliyor. Kim yaygınlaştırmışsa tebrik ederim. Yüz milyonlarca insana hastalıktan korunması için kaynamış, hastalık bulaştıracak mikroplardan arınmış suyu şifa diye diye içirmek kolay bir iş değil.
 Allaha ısmarladık Fergana, Allahaısmarladık Vadi. ...
Kimya mühendisi Ekrem Hayri PEKER 
(ekrempeker@gmail.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder